İngiltere’deki King’s College London’dan bilim insanları, diş bakımında ezberleri bozacak bir başarıya imza attı. Imperial College London ile 10 yılı aşkın süredir sürdürülen ortak çalışmada, ilk kez laboratuvar ortamında doğal insan dişi üretildi.
Bu gelişme, kaybedilen dişlerin yeniden çıkmasını mümkün kılarak, implant ve dolgu gibi geleneksel yöntemlerin yerini alabilecek yeni bir çağın habercisi olabilir.
İlginizi çekebilir: Ulukurt, 12 bin 500 yıl sonra yeniden hayata döndürüldü!
Canlı ve kendini onaran diş yapıları
Araştırma ekibi, diş gelişimini yönlendiren biyolojik sinyalleri taklit edebilen özel bir materyal geliştirdi. Bu malzeme, hücrelerin doğal yollarla diş oluşturmasını sağlayarak çene yapısına entegre olabilen, kendini onarabilme yeteneğine sahip biyolojik dişlerin üretimini mümkün kıldı.
Böylece, sabit yapılı ve zamanla zayıflayan dolgu ve implantların yerini, doğal dişlere benzer şekilde işlev gören canlı yapılar alabilecek.
King’s College London Rejeneratif Diş Hekimliği Direktörü Dr. Ana Angelova-Volponi, geliştirilen yöntemin “diş bakımında devrim yaratma potansiyeline sahip olduğunu” vurgulayarak, gelecekte daha sürdürülebilir ve etkili tedavilere öncülük edeceğini ifade etti.
Çalışmada, köpekbalıkları ve filler gibi bazı hayvanların yaşamları boyunca yeni dişler çıkarabildiğine dikkat çekilirken, insanların yalnızca iki diş setiyle yaşamlarını sürdürdüğü hatırlatıldı.
Bu nedenle, insan dişlerinin yenilenebilir hale gelmesi, modern diş hekimliği açısından çığır açıcı bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Araştırmacı Xuechen Zhang ise, mevcut tedavi yöntemlerinin sınırlamalarına dikkat çekti. Dolguların zamanla dişi zayıflattığını, implantların ise cerrahi müdahale gerektiren yapay çözümler olduğunu belirten Zhang, laboratuvar ortamında üretilen doğal dişlerin daha güçlü, daha uzun ömürlü ve biyolojik olarak daha uyumlu olacağını söyledi.
Ekip, şu anda iki farklı yaklaşımı test ediyor: Bunlardan ilki, laboratuvar ortamında tamamen geliştirilen dişin hastanın çenesine yerleştirilmesi; diğeri ise erken aşamadaki diş hücrelerinin doğrudan çeneye nakledilerek burada doğal gelişimlerinin sağlanması.
Dr. Angelova-Volponi, bu yenilikçi yaklaşımların diş bakımında sürdürülebilir ve kalıcı çözümler sunabileceğini belirterek, teknolojinin gelecekteki potansiyeline dikkat çekti.