Yeni araştırma 6 bin yıllık eserleri yazının doğuşu ile ilişkilendiriyor. Evet Bologna Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, insan düşüncesinin evrimine dair önemli bir çalışmada sembolizm ve yazı, dolayısıyla tarih öncesi ve tarih arasındaki boşluğu kapattıklarını iddia ediyor.
6000 yıllık antik silindirlerde, araştırmacılar çok eski muhasebede kullanılan bu antik mühürler ile Uruk şehrinden, günümüzde Irak’ta bulunan “proto-çivi yazısı” arasında bir bağlantı bulduklarına inanıyordu.
Yani, ilgi çekici ama tartışmalı yeni bir çalışmayı yönlendiren ilk soru şuydu: “Mühür tasvirleri bölgedeki ilk yazıda işaretlerin icadına önemli ölçüde katkıda bulundu mu?”
Çalışmanın yazarları, “Antik mühürleme ile güneybatı Asya’da yazının icadı arasındaki yakın ilişki uzun zamandır biliniyor, ancak belirli mühür tasvirleri ile işaret şekilleri arasındaki ilişki neredeyse hiç araştırılmadı” diye belirtti.
Bu bulgular, icat edilen en eski yazı sistemlerinden birinin bu tarih öncesi tasvirlerden evrildiğini iddia ediyor. 6 bin yıllık eserlerin yazının doğuşu ile ilişkilendirilmesi ile ilgili detaylar yazımızda…
İlginizi Çekebilir: İsveç’te gizemli Demir Çağı mezarı keşfedildi
Yazının doğuşu
Çalışma yazarları, damga mühürlerinin MÖ yedinci binyılın sonlarından itibaren Kuzey Mezopotamya‘da idari amaçlarla kil üzerine kullanıldığını açıkladı. Ayrıca, “paylaşılan mühür imgeleri” malların hareketini kolaylaştırmak için bölgesel bağlantıları sürdürdü.
Bu mühürler yaygınlaştı ve düşünce alışverişini yansıtmaya devam etti. Ancak, proto-çivi yazısı yalnızca güney Irak’ta bulunuyor. Bu nedenle belirtelim ki, bu mühürler ile Uruk’taki en eski yazı biçimleri arasında yapısal bir bağlantı kurulabileceğini iddia ediyorlar.
Mezopotamya’da yükselen ilk şehirlerden biri olan Uruk, MÖ dördüncü binyılda bir merkez haline geldi. Geniş etki alanı güneybatı İran ve güneydoğu Türkiye’ye kadar uzanıyordu.
Dördüncü binyılın ortalarından başlayarak, kil tabletlere yuvarlanan bu silindirler, tekstil ve tarımsal malzemelerin üretimi, depolanması ve taşınmasıyla ilgili anlaşmayı mühürleyecek veya resmi bir işlemi işaretleyecekti.
Çalışma yazarlarına göre, bu bağlam, yüzlerce piktografik işaretten oluşan bir yazı sisteminin ilk yinelemesi olan proto-çivi yazısının doğuşuna neden oldu. “Silindir mühürler gibi, proto-çivi yazısı da muhasebe için kullanıldı, ancak kullanımı öncelikle Güney Irak’ta belgelenmiştir.”
Resimleri ve yazıları karşılaştırma
Bologna Üniversitesi’nden araştırmacılar, mühür tasarımlarını ve proto-çivi yazısı işaretlerini karşılaştırdı.
Bologna Üniversitesi’ndeki araştırmacılar ve çalışmanın ortak yazarları Kathryn Kelley ve Mattia Cartolano, “Yazının icadından önce ortaya çıkan ve proto-okuryazarlık dönemine doğru gelişmeye devam eden mühür imgelerine odaklandık” dedi.
“Bu yaklaşım, daha sonra karşılık gelen proto-çivi yazısı işaretlerine dönüşen tekstil ve çanak çömlek taşımacılığıyla ilgili bir dizi tasarım belirlememizi sağladı.”
“Silindir mühürlere kazınmış tasarımlar, doğrudan Güney Irak’taki proto-çivi yazısı gelişimiyle bağlantılıdır.” diye devam ettiler. “Ayrıca, bu tasarımlarla başlangıçta ilişkilendirilen anlamın bir yazı sistemine nasıl entegre edildiğini de gösteriyorlar.”
Peki bu doğru mu?
Live Science’ın bildirdiğine göre, yeni çalışmanın “şüphecileri” mevcut. Buna rağmen, “okuma yazma bilmeyen mühürler” ile Mezopotamya’daki en eski yazı biçimleri arasında bir bağlantı kurmayı amaçlıyor.
Üstelik, resmi bir açıklama bunu “bu türden doğrudan bir bağlantının ilk kez” yapıldığı şeklinde nitelendirdi. Ancak, başka bir arkeolog Live Science’a bu araştırmanın 30 yıl önce reddedildiğini söyledi.
Yine de, semboller ve yazının kapsamlı bir analiziyle fikir ortaya çıktı veya yeniden ortaya çıktı. Zorunluluk için belirtelim ki her iki iletişim biçimini de doğurmuş olabilir.