Birçok bilim kurgu romanı ve filmine konu olan kıyamet senaryolarının büyük kısmı dünyaya çarpacak gök taşları fikrinden oluşur.
Peki gerçekten dünyaya doğru gelen tehlikeli bir gök taşı tespit edilse, ne yapılabilir?
Johns Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı ile birlikte çalışan NASA’nın, NASA’s Double Asteroid Redirection Test (DART) görevi, geçen yıl bu konuyla ilgili ilginç bir deney yaptı.
Deney, kinetik bir çarpma ile, buzdolabı büyüklüğünde bir uzay aracının futbol sahası büyüklüğünde bir gök taşına fırlatılarak, gök taşının etkili bir şekilde saptırılıp saptıralamayacağının belirlenmesi amacıyla yapıldı. Deneyden çıkan ilk sonuçlar oldukça ümit verici görünüyor.
Ekip, dünyadan bir müdahalenin gök taşının momentumu ve yörüngesi üzerindeki etkilerini analiz ederek Nature dergisinde dört adet makale yayınladı.
Makalelerden birine göre, yeterli uyarı süresi olduğu taktirde, önceden bir keşif görevi olmaksızın bir kilometrekareden daha küçük gök taşlarını yakalamak mümkün.
Başka bir çalışmada ise araştırmacılar, bir kinetik çarpmadan sonra gök taşındaki olası momentum değişimini hesapladılar.
Genel olarak, bulgular kinetik çarpma teknolojisinin gerek duyulduğu taktirde Dünya’yı savunmak için pratik bir yöntem olabileceği yönünde.
Gök taşının yörüngesini değiştirmek mümkün mü?
DART görevinde kinetik çarpmanın etkisi araştırılmakla birlikte de, bazı farklı yöntemler de bulunuyor.
Bunlardan biri, gök taşının yörüngesini değiştirmek için çekim kuvvetinin kullanılması. Burada, bir veya birkaç uzay aracının, gök taşının yanından geçerek çekim kuvveti uygulaması öngörülüyor. Bu yöntemde daha az enerji harcanırken, etkili bir şekilde uygulanabilmesi için yeterli zaman ve kaynaklara ihtiyaç olacaktır.
Gök taşlarını saptırmak için kullanılabilecek diğer yöntemler arasında, güneş ışığının yansıtılması, gök taşının yüzeyinde yer alan kayaların yörüngeden fırlatılması veya bir uzay aracının roket motorları vasıtasıyla yörüngenin değiştirilmesi de bulunuyor.
Gök taşının boyutu, hızı ve yörüngesi gibi faktörlere bağlı olacak bu yöntemler, tehlikeli meteorların Dünya’ya çarpma riskini azaltmak için umut verici görülüyor.