Yapay zeka ve insan arasındaki rekabet kızışıyor! Bu noktada çoğu insan yapay zekanın akla gelebilecek her beceride insanları geride bıraktığını varsayıyor. Ancak bu ne kadar gerçekçi? Bağlamsal AI, eldeki konuya biraz ışık tutabilecek veriler sağladı. Yapay zekanın, her şeyi dikkate alıp hesaba katarak insanları geniş bir beceri yelpazesinde eşleştirdiği ortaya çıktı. Görüntü tanıma ilk olarak belirtelim. 2015 yılında ImageNet veritabanının bir yapay zekaya görüntüleri birbirinden ayırmayı öğretmek üzere eğitilmesiyle ortaya çıktı.
Tüm bunları söyledikten sonra, 2017 yılında Switchboard veri tabanı sayesinde konuşma tanımanın geldiğini belirtmekte fayda var. Bunu takiben, 2018’de iki önemli beceri daha edinildi: El yazısı tanıma becerisi, MNIST veritabanının yanı sıra SQuAD veritabanıyla okuduğunu anlama.
İlginizi Çekebilir: Siemens ve Microsoft yapay zeka projesi için güçlerini birleştirdi!
Yapay zeka, insanları geride mi bıraktı?
2020 yılına gelindiğinde belirtelim. GLUE veritabanı yapay zekanın dil anlama açısından insan becerilerini eşleştirmesini sağladı. HellaSwag veritabanı da yapay zekanın Common Sense Completion’da insan düzeyindeki zekayı karşılamasını kolaylaştırdı. Yapay zeka, görüntü tanıma, okuduğunu anlama ve dil anlama alanlarında insanları geride bıraktı. El yazısı tanıma, konuşma tanıma ve sağduyulu tamamlama gibi diğer beceriler aşağı yukarı insani düzeyde.
Durum böyle olmasına rağmen hala yapay zekanın geride kaldığı bazı alanların olduğunu belirtelim. İlkokul matematiği ve kod oluşturma, insanların hâlâ yapay zekadan daha iyi iş çıkarabildiği iki alandır. Ancak hızlı gelişmeler, yapay zekanın bizi er ya da geç geride bırakmasına da neden olabilir.
Bununla birlikte, belirtilmesi gereken bir şey de veri kümelerinin 2026 yılına kadar durağanlaşabileceği ve bu durumun yapay zekanın ilerlemesini aksi durumda olabileceğinden daha zor hale getirebileceğidir. Yüksek kaliteli veri kümeleri tükenmeye başladıkça, AI kodlayıcılarının ve geliştiricilerinin yaratıcı olmaları gerekebilir. Aksi takdirde teknolojileri belirli bir noktadan sonra ilerleyemez. Uzun vadede varoluşsal bir risk teşkil ettikleri için OpenAI ve bu alandaki diğer şirketlerin bu zorluklarla nasıl başa çıktıklarını görmek ilginç olacak.