Vincent van Gogh’un “Yıldızlı Gece” tablosu, dönen renkleri ve akıcı fırça darbeleriyle, sanatçının ve eserin tüm zamanların en iyileri arasında yer almasını sağladı. “Yıldızlı Gece” yalnızca güzelliğiyle değil, berrak bir gece gökyüzünün hissini olağanüstü bir şekilde yakalamasıyla da eşsiz.
Van Gogh, post-empresyonist olarak sınıflandırılsa da, gerçek empresyonizmden ayrı bir tarz geliştirmiş ve birçok empresyonist tekniği kullandı. Bununla birlikte, “Yıldızlı Gece”, bu teknikleri kullanmada benzersiz bir iş çıkardı ve gece hissini derinlemesine yansıttı.
Bilim insanları, Van Gogh’un fırça darbelerinin atmosfer fiziğini ne kadar yakından taklit ettiğini merak etti ve bu konuda analizler yapıldı. Çin ve Fransa’dan bir araştırma ekibi, “Physics of Fluids” dergisinde yayınlanan bir makalede bu konuyu derinlemesine inceledi.
Araştırma, Van Gogh’un fırça darbelerinin ve girdaplarının, atmosferik türbülansın matematiksel modelleriyle şaşırtıcı bir şekilde örtüştüğünü ortaya koydu. Bu çalışma, Yıldızlı Gece’nin bilimsel ve sanatsal değerini daha da pekiştirdi.
Ekip, Van Gogh’un fırça darbelerinin atmosfer türbülansını ne kadar yakından yansıttığını inceledi. Türbülans, sıcaklık farklarından kaynaklanan ve atmosferdeki bozukluklar nedeniyle oluşan hareketler. Görünüşe göre, Van Gogh’un atmosferin nasıl davrandığına dair oldukça karmaşık bir anlayışı vardı.

Çalışmanın yazarlarından Yongxiang Huang, analizlerinin “doğal olaylara dair derin ve sezgisel bir anlayışı ortaya koyduğunu” belirtti.
Sonuçlarına ulaşmak için ekip, tablonun 14 ana şeklini atmosfer fiziğinde Kolmogorov teorisi olarak bilinen bir kavramla karşılaştı. Bu teori, enerjinin büyük ölçekli desenlerden daha küçük olanlara aktarılma şekli olan “enerji kaskadı” kavramını açıklamaya yardımcı oluyor. Kolmogorov teorisi, büyük girdapların yönünün, küçüldükçe diğer küçük girdaplar üzerinde giderek daha az etkiye sahip olduğunu belirtti.
Ekip, şekilleri teoriyle karşılaştırmanın ötesinde, tablonun renklerinin göreli parlaklığını ve ışık şiddetini de analiz ederek daha fazla fiziksel uyum buldu.
Parçadaki renklerin göreceli parlaklıklarının, Batchelor’ın ölçeklemesi olarak bilinen ve en küçük ölçeklerde hareketi ve enerji transferini tanımlayan bir çerçeveyle uyumlu olduğu tespit edildi.
Çalışmanın arkasındaki bilim insanları, hem Batchelor’ın ölçeklendirmesini hem de Kolmogorov’un teorisini makalede hayata geçirilmiş olarak görmenin heyecan verici olduğunu belirtti.
Van Gogh’un bu anlayışa nasıl sahip olduğu konusunda Huang, türbülansın kesin temsilinin bulutların ve atmosferin hareketini incelemekten veya gökyüzünün dinamizmini yakalamak için doğuştan gelen bir histen kaynaklanmış olabileceğini belirtti.
Her iki durumda da, bu hareketi yakalamak, özellikle tablonun 1889’dan kalma olduğu düşünüldüğünde, dikkate değer bir başarı. Bu durum, Yıldızlı Gece’nin nefes kesici girdaplarını sevmek için bir başka neden sunuyor.