Fukushima Daiichi Nükleer Santrali, Japonya’nın Fukushima bölgesinde bulunan bir nükleer enerji tesisiydi ve 2011 yılında meydana gelen büyük bir felaketle dünya gündemine oturdu.
Bu santral, altı reaktörden oluşuyordu ve Japonya’nın enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılama görevini üstlenmişti. Ancak, tesisin 11 Mart 2011’deki patlaması, büyük bir nükleer krize yol açtı.
İçindekiler
Fukushima patlaması
Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’nin patlaması, 2011 Tohoku depremi ve ardından gelen tsunami sonrasında yaşandı. Bu deprem, Japonya’nın kayıtlarına göre 9 büyüklüğünde bir depremdi ve Japonya’nın nükleer santrallerinin büyük bir bölümü, deprem dayanıklılığına sahip olmasına rağmen etkilenmişti.
Deprem, Fukushima Daiichi Santrali’nin soğutma sistemlerine zarar verdi. Daha da kötüsü, ardından gelen tsunami, santralin jeneratörlerini devre dışı bıraktı. Bu, reaktörlerin soğutma sistemlerinin çalışmamasına ve reaktörlerin aşırı ısınmasına neden oldu. Aşırı ısınma, reaktörlerin içindeki nükleer yakıtın erimesine yol açtı ve bunun sonucunda hidrojen gazı birikti. Patlayıcı hidrojen gazı, patlamalara ve radyoaktif sızıntılara neden oldu.
Fukushima Daiichi patlaması, Japonya’nın nükleer enerji politikasını yeniden gözden geçirmesine yol açtı. Ülke, diğer nükleer santralleri kapatma kararı aldı ve enerji üretimini yenilenebilir kaynaklara kaydırmaya başladı. Aynı zamanda, nükleer tesislerin depreme ve tsunamilere karşı daha güçlü bir şekilde korunması gerektiğine dair uluslararası bir farkındalık oluşturdu.
Tarihteki en yıkıcı ikinci nükleer felaket
Olayın meydana geldiği anda yaklaşık 2,203 kişinin hayatını kaybettiği ve radyasyonun uzun vadeli etkileri nedeniyle günümüze kadar 18 binden fazla kişinin ölümüne yol açtığı tahmin ediliyor. Bu nedenle, Fukushima, 1986’da meydana gelen Çernobil nükleer felaketinin ardından tarih boyunca yaşanmış en yıkıcı ikinci nükleer olay olarak kayıtlara geçti.
Bununla birlikte bölge halkı için felaketin sonuçları hala devam ediyor. Evlerini terk etmek zorunda kalan binlerce kişi, geri dönme umuduyla bekliyor. Radyasyon seviyeleri hala tehlikeli derecelerde, bu da bölgenin yeniden yerleşimine olanak sağlamıyor.

Fukushima Daiichi Nükleer Santrali felaketi, nükleer enerjinin risklerini ve güvenlik önlemlerinin önemini vurgulayan bir dönüm noktası oldu. Dünya genelinde nükleer santrallerin denetimi ve güvenliği konusundaki tartışmalar devam ederken, Fukushima’nın hatırlatıcılığı gelecek nesillere dikkatle aktarılmak zorunda olan bir trajedi olarak tarihe geçti.
Radyoaktif atık su Pasifik Okyanusu’na dökülüyor
Japonya, 24 Ağustos 2023’de, yaklaşık 1 milyon ton atık suyu aşamalı olarak Pasifik Okyanus’una dökmeye başladı. Greenpeace tarafından yapılan araştırmaya göre, enkaz halindeki Fukushima Daiichi nükleer santralinden okyanusa salınacağı bildirilen atık su, insan DNA’sına zarar verecek derecede radyoaktif madde içeriyor.
Çevre aktivistleri, radyoaktif atık suyun deniz ortamı ve insan yaşamı için oluşturduğu tehlikeler hakkında gösteriler yapsa da Japonya hükümeti bildiğinden şaşmadı.
Japon hükümeti, kirli suyun arıtıldıktan sonra içilebilecek kadar güvenli olduğunu iddia etse de, Japonya’dan gelen verilere göre, tanklarda depolanan arıtılmış kirli suyun yüzde 70’ten fazlası, radyoaktif elementler açısından yasal sınırları aşan düzeylerde bulunuyor. Özellikle, arızalı nükleer santrale yakın bir limanda yakalanan balıkların, Japonya’nın belirlediği yasal radyasyon sınırlarının 180 katından fazla radyoaktif sezyum içerdiği bir raporda belirtiliyor.
Bu nedenle, atık suyun denize deşarj edilmesi kararı, hem yerel hem de uluslararası düzeyde büyük tartışmalara yol açıyor.
Fukushima santrali dizi oldu
Netflix, Fukushima santralinde yaşanan bu olayları anlatan The Days adında dizi yayınladı. Dizinin başrolünde Cannes Film Festivali’nde ödül kazanan Koji Yakusho yer alıyor.
Dizi, belgesel niteliğinde. Sekiz bölümden oluşan drama, titiz bir araştırmaya dayanarak felaketi üç farklı bakış açısıyla başarıyla yansıtıyor. “O gün orada neler oldu?” Hikaye, hükümet, kurumsal yapılar ve hayatlarını tehlikeye atan saha çalışanlarının gözünden yedi günün gerçek olaylarına dayanıyor.
Diziye ait fragmanı aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
