Herkesin başına gelen o talihsiz anlar vardır: Önemli bir toplantıya yetişirken trafik sıkışıklığına yakalanmak, en sevdiğiniz beyaz gömleğinize bir yemek lekesi düşürmek, tatile çıktığınızda yağmura yakalanmak gibi…
Tüm bunlar, yaşamın kaçınılmaz talihsizlikleri olarak adlandırılan bir şeyi temsil ediyor: Murphy Kanunu. Peki, bu kanun tam olarak nedir ve neden bu kadar yaygın bir şekilde kullanılıyor? Gelin, bu ilginç gerçekliği birlikte keşfedelim.
Murphy Kanunu nedir?
Murphy Kanunu, “Ne yanlış gidecekse gidecektir” şeklinde özetlenebilecek bir kader anlayışını ifade ediyor ve günümüzde de sıkça kullanılıyor.
Aslında hepimiz günlük yaşamda bu kanunun birçok farklı yönünü deneyimliyoruz. Örneğin, bir iş görüşmesine giderken trafik sıkışıklığına yakalanmak, yolculuk sırasında valizi kaybetmek, en önemli sunumda teknik bir aksaklık yaşamak hep Murphy Kanunu’nun etkileri olarak değerlendirilir.
Mesela trafikte ne zaman şerit değiştirseniz, eski şeridiniz, bulunduğunuz şeritten daha hızlı akar.
Bu tür durumlar bazen sadece şanssızlıkla ilişkilendirilse de, Murphy Kanunu’na göre, herhangi bir şeyin yanlış gitme olasılığı her zaman vardır.
Murphy Kanunu’nun kökeni:
Murphy Kanunu’nun kökeni, 1949 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen bir olaya dayanır.
Edward A. Murphy Jr., bir test pilotu olan Dr. John Stapp için yaptığı bir deneyde, sensörleri doğru şekilde takmayan bir teknisyenin hatası nedeniyle kritik bir sorun yaşadı. Bunun üzerine Murphy, ünlü sözünü dile getirerek, “Eğer bir şey yanlış gidecekse, gidecektir” dedi. Bu olayın ardından Murphy Kanunu, popüler bir deyim haline gelerek hızla yayıldı.
İşte birkaç ilginç örnek:
- “Bekleme süresi kanunu”: Bir restoranda yemek siparişinizi verirsiniz. Ancak, herkesten önce sipariş vermenize rağmen en son sizin yemeğiniz gelir. Ya da alışveriş sırasında daha az kalabalık olan sıraya girersiniz ancak iade, kasa arızası vb. nedenlerle diğer sıralar sizinkinden daha hızlı bir şekilde ilerler.
- “Otopark problemi”:Aracınızı park etmek için yer ararken, bir araç çıkarak sizi sevindirir. Ancak, park etmek için manevra yaparken başka bir araç hemen önünüze girer.
- “Dijital cihazların ihaneti”: En önemli toplantınızda veya tatildeyken, cep telefonunuzun şarjının bittiğini fark edersiniz. Tam şarj cihazınızı bulur ve takmaya çalışırsınız, ancak bu sefer de prizin azizliğine uğrarsınız.
- Tam duşa girersiniz sular kesilir.
- Arabanızı yıkatırsınız ve ertesi gün yağmur yağar.
Murphy Kanunu’ndan nasıl kaçınılır?
Elbette, bunun etkilerinden tamamen kaçınmak imkansızdır. Ancak, bazı önlemler alarak etkilerini azaltmak mümkün. Örneğin, önceden planlama yaparak beklenmedik durumlar için hazırlıklı olmak bunların başında geliyor.
Ayrıca, sorunlara olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmak ve çözüm odaklı düşünmek de faydalı olabilir.
Her ne kadar kaçınılmaz gibi görünse de, onun etkilerini azaltmak ve yaşamın keyfini çıkarmak bizim elimizde. Belki de biraz gülümseyerek ve sorunları aşmak için çaba göstererek, Murphy Kanunu’ndan kaçma şansımızı artırabiliriz.