Bilim insanları çürük yumurta gibi kokan bir ötegezegen keşfetti. ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki bilim adamlarının yaptığı araştırma, Jüpiter büyüklüğünde bir gaz devi olan HD 189733 b gezegeninin atmosferinde eser miktarda hidrojen sülfit bulunduğunu öne sürüyor.
HD 189733 b bir dış gezegen. Güneş sistemimizin dışında. Dış gezegende hidrojen sülfürün keşfi, bilim insanlarına gezegenlerin yapı taşı olan sülfürün dış gezegenlerin içlerini ve atmosferlerini nasıl etkileyebileceğine dair yeni ipuçları sunuyor.
İlginizi Çekebilir: Türkiye uzaya imzasını TÜRKSAT 6A ile atıyor!
Gezegen, yaklaşık 927°C gibi son derece yüksek sıcaklıklara sahip
Dünya’dan yalnızca 64 ışık yılı uzaklıktaki HD 189733 b, gök bilimcilerin yıldızının önünden geçerken gözlemleyebildiği en yakın “sıcak Jüpiter”
Gezegen aynı zamanda yaklaşık 927°C gibi son derece yüksek sıcaklıklara sahip ve saatte 5.000 mil hızla esen rüzgarlarda yanlara doğru esen cam yağmurları da dahil olmak üzere şiddetli hava koşullarıyla tanınıyor.
Johns Hopkins Üniversitesi’nden astrofizikçi Guangwei Fu şu ifadelerde bulundu:
“Hidrojen sülfit, orada olduğunu bilmediğimiz önemli bir molekül. Bunun olacağını tahmin etmiştik ve Jüpiter’de olduğunu biliyoruz, ancak onu güneş sisteminin dışında tespit etmemiştik.
Bu gezegende yaşamı çok sıcak olduğu için aramıyoruz, ancak hidrojen sülfürü bulmak, bu molekülü diğer gezegenlerde bulmak ve farklı gezegen türlerinin nasıl oluştuğuna dair daha fazla anlayış kazanmak için bir basamak taşıdır.”
Gezegen 2005 yılında keşfedildi ve o zamandan bu yana da dış gezegen atmosferlerinin ayrıntılı çalışmaları için önemli oldu.
Yeni veriler James Webb Uzay Teleskobu’ndan alındı ve Nature dergisinde yayınlandı. Araştırma ayrıca belirtelim ki HD 189733 b’de metan varlığını da dışladı.
Bay Fu şu ifadeleri de sözlerine ekledi:
“Bu gezegenin yüksek metan konsantrasyonuna sahip olamayacak kadar sıcak olduğunu düşünüyorduk, ancak artık öyle olmadığını biliyoruz”
Araştırmacılar, daha fazla dış gezegende kükürt izlemeyi ve bu bileşiğin yüksek seviyelerinin, ana yıldızlarına ne kadar yakın oluştuklarını etkileyebileceğini belirlemeyi umuyor.