Yaycı, saldırıların perde arkasında yer alan aktörleri ve potansiyel hedefleri işaret ederek Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından tehlikeli bir senaryo çizdi.
ABD Başkanı Donald Trump, saldırıyı sosyal medya üzerinden duyururken, Yaycı şu ifadeleri kullandı:
“İran’ın Tahran, Arak, Natanz, Fordow ve Buşehr olmak üzere 5 nükleer tesisi var. Bunların üçüne saldırı düzenlendi. Fordow tesisi 80-90 metre yerin altına inşa edildi. Bu tesiste plütonyum temelli nükleer çalışmalar yapılıyor. Sıradan bombalar etkisiz. Ancak GBU-57 gibi derin sığınak delici bombalar kullanıldı. Bu bombalar, B-2 tipi uçaklarla taşındı ve ABD’nin Diego Garcia’daki askeri üssünden havalandı.”
Yaycı, saldırının yalnızca Amerikan operasyonu olmadığını, İngiltere’nin de işin içinde olduğunu iddia etti:“Diego Garcia bir İngiliz deniz üssüdür. 40 İngiliz, 4.000 ABD askeri konuşlu. Bu operasyon, aynı zamanda bir İngiliz saldırısıdır.” Bu açıklamalar, saldırının çok uluslu boyutunu ve İran’ın ötesine taşabilecek etkilerini gözler önüne seriyor.
Yaycı’nın en çok dikkat çektiği konu ise eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin’in yazdığı makale oldu. Rubin, İran’a saldırıdan sadece günler önce, açıkça Türkiye’nin hedef alınması gerektiğini savundu:
“Rubin, ‘İran’dan sonra sıradaki hedef Türkiye olmalı’ diyerek doğrudan Akkuyu Nükleer Santrali’ni işaret etti. F-35’lerle bu santralin vurulması gerektiğini savundu. Akkuyu sadece elektrik üretiyor, bir silah değil!” Rubin’in söz konusu görüşleri, yalnızca bireysel değil; bölgede uzun süredir tartışılan jeopolitik projelerin bir yansıması olarak görülüyor. Yaycı, bu söylemleri “Siyonistan Projesi” başlığı altında değerlendiriyor: “İran parçalanıyor, Suriye parçalandı. Şimdi sırada Türkiye mi var? Bu projeyi ‘Büyük Kürdistan’ diye yutturuyorlar.”