İran’da Mossad tarafından düzenlenen suikastlar gündemdeki yerini korurken, HÜDA PAR Gaziantep Milletvekili Şehzade Demir’in açıklamaları kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
İsrail’in istihbarat teşkilatı Mossad’ın, İran’daki üst düzey hedeflere yönelik suikast operasyonları son dönemde uluslararası medyada geniş yer buldu. Özellikle nükleer mühendisler, askeri danışmanlar ve devlet kademesinden isimlerin hedef alınması, istihbarat sızıntılarının ciddiyetini gözler önüne serdi. Bu gelişmeler, İsrail’in yalnızca bölgesel değil, potansiyel küresel tehdit algısına yönelik de soruları beraberinde getirdi.
HÜDA PAR Milletvekili Şehzade Demir, TBMM’de yaptığı açıklamada Mossad’ın İran içindeki operasyonlarını Türkiye açısından da bir tehdit olarak değerlendirdi. Demir, Türkiye’deki çifte vatandaşlık meselesine dikkat çekerek, İsrail ile bağlantılı olabilecek yapıların kamu kurumlarında veya stratejik alanlarda rol almasının ciddi güvenlik riskleri taşıdığını öne sürdü.
Demir’in en dikkat çekici çıkışlarından biri, soyadı kanunu sonrası kimlik değişikliğine giden bireylerin kimliklerinin yeniden araştırılması gerektiği yönündeki açıklaması oldu. Bu çağrı, sosyal medyada ve kamuoyunda hem destek hem de eleştiri aldı. Uzmanlara göre, böylesi bir talep anayasal eşitlik ilkesine ve kişisel haklara ilişkin ciddi tartışmalara neden olabilir.
Anayasaya göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının dinî, mezhebi veya etnik kökeni sebebiyle fişlenmesi ya da kimlik tespiti yapılması hukuka aykırı ve ayrımcılık yasağına takılan bir uygulama olarak değerlendiriliyor. Bununla birlikte, devletin güvenlik politikaları çerçevesinde çifte vatandaşlık konusunda şeffaflık ve ulusal çıkar eksenli önlemler alınması gerektiği yönünde uzman görüşleri de mevcut.
Savunma ve güvenlik alanında çalışan uzmanlar, çifte vatandaşlık politikalarının yeniden ele alınması gerektiğini savunuyor. Ancak bunun yapılırken, etik ilkeler, insan hakları ve uluslararası hukuk normları çerçevesinde hareket edilmesinin hayati önemde olduğunu vurguluyor.