Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanović, İsrail yönetimini sert bir dille eleştirerek uluslararası kamuoyunda ses getiren açıklamalarda bulundu.
Başkent Zagreb’de katıldığı bir kültürel etkinlikte konuşan Zoran Milanović, İsrail’in İran’la süren çatışmalardaki tutumunu eleştirdi. Milanović, İsrail’in uzun süredir uluslararası hukuk ve insani değerleri ihlal ettiğini savunarak şunları söyledi:
🗨️ “İsrail, onlarca yıldır olduğu gibi şu anda da nasıl isterse öyle hareket ediyor. Bu tamamen açık. Böyle bir devletle ve böyle bir devlet yönetimiyle iş yapılmamalı.”
– Zoran Milanović, Zagreb, 2025
Cumhurbaşkanı Milanović, açıklamasının devamında İsrail hükümetine yönelik çok daha sert ifadeler kullandı:
🗨️ “İsrail şu anda bir suç çetesi tarafından yönetiliyor ve bu çete, dünyayı savaşa sürüklemek istiyor. Ne yazık ki bunu yaparken Washington’ın desteğine sahip.”
– Zoran Milanović, 2025
Milanović ayrıca, bu politikaların küresel bir çatışmayı tetikleme potansiyeline sahip olduğunu belirterek, ABD’nin askeri desteğini de eleştirdi:
🗨️ “Birileri küresel bir çatışma çıkarmak istiyor. Bunu zorbalıkla, kurnazca ve Amerikan silahlarıyla yapıyor.”
Cumhurbaşkanı Milanović, Hırvatistan’ın Filistin devletini resmen tanıması gerektiğini vurgulayarak, Avrupa Birliği’nde bu adımı atan ülkeler arasında yer almaları gerektiğini dile getirdi. Bu çağrı, Avrupa genelinde Filistin’e yönelik tanıma sürecinin hızlandığı bir döneme denk geliyor.
İsrail’e yönelik eleştirilerinin tarihsel bağlamdan bağımsız olduğunu vurgulayan Milanović, açıklamasını şöyle sürdürdü:
🗨️ “100 yıl önce yaşanan Holokost’un sorumluluğu bana ait değil. Bugünkü Hırvat siyasetinden kimseye de ait değil. Herhangi bir suçluluk kompleksiyle konuşmamıza gerek yok.”
🗨️ “Suçlular, layık oldukları isimlerle anılmalı ve İsrail’in mevcut yönetimindeki bazı kişiler suçlu.”
Milanović, İsrail’in Zagreb Büyükelçiliği’nden veya Dışişleri Bakanlığı’ndan gelebilecek olası tepkileri önemsemediğini de açıkça dile getirdi:
🗨️ “Bu konuda İsrail Büyükelçiliği veya Dışişleri Bakanlığı ne derse desin, bu beni hiç ilgilendirmiyor.”
Bu açıklama, AB içindeki diplomatik dengeler açısından önemli bir kırılma noktası olarak yorumlanıyor.